Yıl 2008…
Pek çoğumuzun hatırlayacağı üzere, “emeklilik yaşının kademeli olarak 65’e yükseltmesi” ile ilgili kanunun (Sosyal Güvenlik Reformunun) meclisteki görüşülmelerinin başladığı dönemler…
“5 aylık bebeğini sigortalı yaptı”,
“Küçük bebeğe naylon sigorta”,
“Fotomontajlı çocuklar sigortadan düşürüldü”,
“SGK kuyruğuna bebekler de girdi”… Gazetelerin ve internet sitelerinin manşetlerini süsleyen,
Hatta “küçük çocuğunu veya torununu, sigortalı olarak gösteren siyasetçilerin ve sanatçıların” tartışıldığı, eleştirildiği ve yerden yere vurulduğu,
Sosyal Güvenlik Reformu hayata geçmeden önce, bebeğini veya çocuğunu “erken emekli” edebilmek için; “film ve reklam ajansları” ile anlaşıp, HAKSIZ sigorta girişi yapanların haberlerinin verildiği zamanlara şahit olduk…
Bu dönemde haksız sigorta girişi yapılanların bir kısmı tespit edildi ve sigorta girişleri iptal edildi. Ancak tespit edilemeyenler, erken yaşta emekli olabilecek.
2008’de yaşanan bu olaylara, neden değindiğime gelince…
Önemli bir konu olsa da bazılarının, “haksız yere erken emeklilik hakkı elde etmiş olmaları” değil.
SGK kanunumuzun, film, tiyatro, sahne ve gösteri gibi güzel sanat kollarında bebek ve çocuklarının istihdam edilmesine imkân tanıyıp, bunların sigorta girişlerini emeklilik için sigorta başlangıcı olarak kabul ederken, stajyerlerin staj başlangıçlarını bu kapsama almaması.
Haklı veya haksız şekilde sigorta girişi yapılıp;
Birkaç gün tiyatro oyununda oynayan,
Sinema filmi veya dizide üç beş gün ekranlarda görünen,
Pek çoğu “annesinin, babasının kucağında” ajansa veya setlere giden bebek ve çocukların sigorta girişi, emeklilik için giriş günü olarak kabul ediliyor ise; iş hayatının tam da ortasında olan “meslek lisesi ve yüksekokul stajyerlerinin de staj başlangıcı, emekliliğe esas sigorta giriş olarak” sayılmalıdır.
BORÇLANMA HAKKI VERİLMELİDİR…
Her ne kadar devletimizde, “Stajyer ve çıraklık sigortası, yaşlılık-mamullük ve ölüm sigortası kollarına tabi tutulmayıp bu kapsamda prim ödenmediğinden, staj süresi ve giriş tarihi emeklilikten sayılmaz” diye genel bir kanı olsa da, bu hayatın olağan akışı ile çelişmektedir. Çünkü stajyerler her daim iş hayatının bir parçası olmuşlardır.
Meslek lisesi ve yüksekokul stajyerlerine, “aynen askerlik borçlanmasında” olduğu gibi staj döneminin borçlanılması yönünde bir hak verilmesi, hem “devletin kasasına para girmesine” hem de bu kişilerin “haklı mağduriyetlerinin giderilmesine” olanak sağlayacaktır.
Nasıl ki 1987 yılında merhum Turgut Özal hükümeti zamanında TBMM tarafında çıkarılan bir yasa ile isteyenler, çıraklık ve meslek lisesi staj sürelerini borçlanabilmişler ise, bugün de meclisimizden buna benzer bir kanunun geçirilmesi zor olmayacaktır.
Özetle; sayıları yüzbinleri aşan bu kişiler, meclisimizden yasal bir düzenleme beklemektedir. Emeklilik yaşının düşürülmesi, artırılması, sigortalılık başlangıç şartlarının değiştirilmesi gibi birçok sosyal güvenlik hakkı ancak kanunla düzenlenebildiği için;
Meclisimizin bu mağduriyetlere kayıtsız kalmaması, “stajyerlerin çalışma başlangıcının, doğrudan emeklilik başlangıcı olarak kabul edilmesi ve stajyerlikte geçen sürelere borçlanma hakkı verilmesi” yönünde meclisimizden bir kanun çıkartılması yerinde olacaktır.
Not: Soru ve görüşleriniz için [email protected] adresine mail atabilirsiniz.
SOSYAL MEDYA TAKİP
facebook.com/s.m.m.m.ozkantastan
twitter.com/ozkantastan1
http://www.internethaber.com/meclisimize-cagridir-staj-magdurlarin-sesi-duyulmalidir-1905607y.htm